30 Temmuz 2021 Cuma

Sâye

 




     Farsça anlam derinliği fazla olan bir dildir. Coğrafi yakınlıktan ve Osmanlıcanın Arapça/ Farsça kelime yoğunluğundan ötürü dilimize Farsçadan çokça kelime geçmiştir. 
      Dilimize Farscadan geçmiş bir kelime daha inceleyelim. Kelimeye zamanla kendi dilimizdeki eklerle yepyeni bir anlam kazandırmışız. Bu da bir anlamda Türk dilinin zenginligini gösterir. "Sâye" kelimesi Farsçada  gölge demektir.  "Sâyende" ise senin gölgende, senin yardımınla anlamına gelir. Eski Türkçe metinlerde "sâyesidür" şeklinde kullanımları vardır.  Zamanla günümüz formunu alarak kullanılmaya devam etmiştir.
      Gölge anlamına gelen sâye kelimesinden bahsetmişken  çok anlamlı bir kelimeye daha değinmiş olalım. Farsçada "hemsâye"  kelimesi komşu anlamına gelir. Kelimenin anlamı ise gölgeleri ortak, aynı gölgeyi paylaşan demektir. Komsuluğun önemi kelimenin anlamından çıkarılabilmektedir. 
     Sâyesine sığınabilecegimiz ve aynı gölgeyi paylaşabileceğimiz insanlara rastgelmek dileğiyle. 😊 

27 Temmuz 2021 Salı

Harikulâde

 


     Yaşamak kadar anlamli bir kelime daha. "Harikulade" Içinde sürprizler barındıran yaşamımız kadar olağanüstü. Hadi birlikte bu kelimeyi gözden geçirelim.Harikulâde kelimesi harik ve adet kelimelerinin birleşiminden oluşmustur.  Dilimize Arapçadan geçmiştir. Harik kelimesi yırtan, adet kelimesi ise alışılmış şey demektir. Harikulâde kelimesi ise âdetin, alışılmışın üstünde, eşi görülmemiş, olağanüstü demektir.

      Günlük hayatta kendi telaşlarımız içinde sürekli koştururken harikulade olan ne çok şeyi kaçırmış oluyoruz aslında. Mesela güneşin doğuşu ve batışı bir harikulade, doğa ve kuşlar bir harikulade, insan doğası gereği harikulâde...

     Hayat tıpkı bir şiir gibi degeri kelimelerin içinde saklı. Sakli olan ve sadece görünende değil görünmeyende de gizli olan harikulâdelikleri kesfetmek, dolu dolu ve anlamla dolu yaşamak dileğiyle...


Yaşamak ne kadar çekilmez gelse de arasıra,

Bu görmek, bu sevmek, bu aziz sıcaklık tende.

Bu bir nimet, bu bir nimet, bu Elâgözlüm,

Bu yaşamak bir şiir; harikulâde.

                                                  Turgut Uyar

25 Temmuz 2021 Pazar

Çeşme

 



     Ahh o sıcak günlerde olsa da kana kana içsek dediğimiz, küçükken okul bahçesinde veyahut cami bahçesinde sıraya girerek heyecanla su içmeyi beklediğimiz, hayrat sahibinin isminin özenle nakşedildigi çeşmeler...

   Hayatımızda çokça yer alan bir kelimedir çeşme kelimesi. Farsça "çeşm" kelimesi "göz" demektir. Çeşme ise bu kelimeden türemiştir ve "kaynaktan akan su" anlamına gelir. 

 Osmanlı devletinin vazgeçilmezleri olan çeşmeler,  kültürümüzün birer parçasıdir aslında. Yahya Kemal cok güzel anlatır çeşmenin toplumumuzdaki yerini: "Mahalle çeşmesi.” “Câmi çeşmesi.” Kuru ekmekle bayat peyniri lezzetle yiyen / Çeşmeden her su içerken şükür Allâh’a diyen" 

   Nice şairler, kendilerini bir çeşmeye benzetmiş, zamanla su gibi akıp gittiğini unutulmaya yüz tuttuğunu ifade etmiştir. Bu şairlerden en mühimi Sezai Karakoç olmalıdır. Çeşmeyi "eski zaman kartvizitleri" diye tanımlamis ve çeşme metaforu üzerinde düşündürmüştür. O zaman söz şairde:

            Eski zamanın kartvizitleri

            Gibi birden uzanan önüme

            Birden en ummadığım bir anda

            Ve hiç beklemediğim bir zamanda

            Birden beliren bir köşede

            Birden karşıma çıkıveren

            Terkedilmiş unutulmuş

            Eski zaman çeşmeleri

            Ruhumun hiyeroğlifleri

            Gönlümün çözülmez şifreleri

            Ölümsüz bir uygarlığın

            Ah, ne çelişki,

            Ölümsüz kitâbeleri

            Sonsuzluğun mezartaşları

            Çeşmeler

            Şimdi anlıyorum niçin

            Eski şairler onların

            Yapımına

            Tarih düşerlerdi

            Kendisine benzediğini

            Bilirdi şair bir çeşmenin

            Onun doğumunu kutlardı

            Böylece şiirlerle

            Bilirlerdi çeşmelerin de

            Kendileri gibi

            Toplumun ortasında

            Çağıldayıp durduğunu şairler

            O insanların susuzluğunu giderir

            Arıtır ellerini ayaklarını

            Şair de giderir ruh susayışını

            Yıkar çirkefe batmış insan ruhunu

            Ama ikisinin de alınyazısı en son

            Unutulmak terk edilmek

            Sırrolmak

            Ait sayılmak eski uygarlıklara

            …

                                                Sezai Karakoç

23 Temmuz 2021 Cuma

Adem


      Arapça adm kökünden türemiş olan adem kelimesi, ilk insan,  insanoğlu  anlamlarına gelir. Adam kelimesi bu kelimeden türemiştir ve insan demektir. Adam denildiği zaman her ne kadar günümüzde anlam kayması yaşanarak sadece erkekler için kullanıldigi zannediliyor olsa da kelimenin aslı ademdir ve Adem, insanoglu, yaratılan ilk insan ilk peygamber demektir. Yaratılmışların en değerlisi ve alemin gözbebeğidir insan. Insanin kıymetini anlatan çok güzel bir beyti vardır Şeyh Gâlib'in.

Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen
                                                          Şeyh Gâlib

(Kendine dikkatlice bir bak; sen âlemin özüsün.
Sen varlıkların gözbebeği olan insansın.)
    
      Her şair insana kendi penceresinden bakmış ve farklı bir özelliğini vurgulamıştır. Ziya Paşa ise, bir beytinde insana dost olarak ademin gerek olduğunu vurgulamıştır.

Âdeme âdem gerektir âdem etsin âdemi, 

Âdem âdem olmayınca netsin âdem âdemi. 

                                                 Ziyâ Paşa | ضيا پاشا

(Adama adam gerektir, adam etsin adamı

Adam, adam olmayınca, adam ne yapsın adamı)


21 Temmuz 2021 Çarşamba

Kurban

 



      Kurban, kelimesi Arapça krb kökünden türemiştir ve kurb yakınlık anlamına gelir. Kurban ise "Yaratıcıya sunulan adak " demektir. Islami terminolojide  Allah’a yaklaşmak ve Allah'ın rızasına ermek niyetiyle kesilen, kurban edilen, hayvan demektir. Kur'an'da da anlatılan İbrahim peygamber ve oğlu İsmail ile ilgili kıssadan yola çıkarak, kurban kavramına adanmışlık ve Allah'a teslimiyet anlamları da yüklenmiştir. 

      Kelime Arapçadan Farsçaya oradan da Türkçeye geçmiştir. Bütün bu dini anlamının yanında günlük hayatta da çokça kullanırız kurban kelimesini. Özellikle Farslar çok fazla birbirlerine قربانت "sana kurban olurum" derler. Bu durum ülkemizde daha çok doğu coğrafyasinda vardır. Sana kurban olurum demek seni seviyorum demenin farklı bir biçimidir aslında. Edebiyatımızda Fuzulî çok güzel bir beyit ile özetler sevgiliye olan aşkını ona kurban olduğunu belirterek.

Yılda bir kurbân keserler halk-ı âlem ‘ıyd üçün

Dem-be-dem sâat-be-sâat men senün kurbânınam


(Birileri ibadet için yılda bir defa kurban kesiyorlar. Ben ise her an ve her saat senin  kurbanın olmaya hazırım) 

19 Temmuz 2021 Pazartesi

Nankör

 


      Günlük hayatımızda çokça kullandığımız  bir kelime olan "nankör" kelimesi dilimize Farsça'dan geçmiştir. Ekmek anlamına gelen nan ve kör kelimelerinin birleşiminden meydana gelir. Bu kelime, iyilik bilmeyen, yapılan iyiliği hemen unutan insanlar için kullanılır. Ekmegi göz ardı eden, iyiliği de göz ardı etmiştir toplum nezdinde. Çünkü ekmek kutsal bir nimettir. Yerden alıp 3 kez öperek başımıza koyduğumuz, asla ziyan etmemeye çalıştığımız, basarsak çarpilacagimiza inandığımız bir nimettir. Ekmeğe kör davranan, iyilikten anlamayan kimsedir. Ekmek, soframıza gelene kadar uzun bir serüven geçirir. Onu görmemek bütün bu emekle büyümesine saygı göstermemek olur. Bu yüzden ekmek ile insanın varoluş serüveni birbirine benzetilir.

Ekmeğin kutsallığı üzerine edebiyatimizda çok fazla şiir yazilmiş olsa da galiba Cahit Sıtkı Taranci'nın  şu şiiri akla ilk gelendir.

Desem ki sen benim için, 

Hava kadar lazım, 

Ekmek kadar mübarek,

Su gibi aziz bir şeysin; 

Nimettensin, nimettensin!

Alkış

              Alkışlamak sürekli yaptığımız bir eylem olsa da çoğumuz kelimenin kökeni hakkında kafa yormamış olabiliriz. Eski Türkçe bir ke...